Kent’te Sanat Söyleşileri’nde mikrofon akademisyenlerde

Karşıyaka Belediyesi tarafından düzenlenen; şehre rengini, ruhunu ve neşesini yeniden kazandıracak olan açık hava söyleşilerinin üçüncüsü Bostanlı Güzel Sanatlar Parkı’nda yapıldı. Yazar Gülşah Elikbank’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşinin konukları; Akademisyen, Yazar Prof. Dr. Uğur Batı ve Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cemali DİNÇER oldu.

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın vekili CHP Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Şevket Bala’nın konuşmasıyla başlayan söyleşiye Karşıyakalılar yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’deki eğitim sistemi, eğitim sorunları ve birçok konunun konuşulduğu söyleşi, pandemi kuralları çerçevesinde yoğun önlemler alınarak gerçekleşti.

“BİZİM BEKLENTİLERİMİZE, İHTİYAÇLARIMIZA UYGUN BİR EĞİTİM SİSTEMİ TEŞKİL ETMELİYİZ”

Eğitim sistemi ile ilgili konuşan Akademisyen, Yazar Uğur Batı Yaklaşık yirmi iki yıl içerisinde, bizim çok idealize ettiğimiz yirmi kadar eğitim sistemiyle ilgili teknik gezi yaptım. Meşhur olan Finlandiya, İsveç, Tayvan, Tayland, Belçika, Almanya, Amerika, İngiltere, Singapur ve Güney Kore. Eğitim konuşurken hep şunu söylüyorum. Yirmi yıldır öğrenme ve eğitim tasarımları yapıyorum. Milli Eğitim ile de aktif çalışıyorum. 81 il ve 922 ilçe kapsamında ulaşabildiğim birçok noktada çalışmalarımı sürdürüyorum. Pandemi döneminde de bu çalışmalar devam etti. Yaklaşık kırk tane gezim oldu. Şunu ifade ediyorum. Hep reform konuşuyoruz ama asıl meseleyi unutuyoruz. Bizim eğitimde “formumuz” ne ki “reformumuz” ne olsun. Temel problem bu. Hep bir yere takılıyoruz. Mesela ben size şöyle bir eğitim sistemi sıralasam, bilişsel öğrenme dediğimiz; çokça okuma, çokça anlamaya çalışma, bolca ezber, deneyimsel öğrenme pratiklerinin çok geride kaldığı, uzun saatler ders sistemi, yaklaşık günde etüt ile birlikte on yedi saat ders saatlerinin olduğu, dünyanın en zor sınavlarından bazıları ile çocukların ilköğretim ile beraber karşı karşıya geldiği, son derece otoriter, katı ve hatta eğitim sisteminde gelinen nokta kazandığın okula göre Hindistan’daki kast sistemi kadar olmasa bile çok net statü tanımlarının belli olduğu bir eğitim sistemi söylesem size. Herhalde şey deriz ‘tam olarak bizim de şikayet ettiğimiz şeyler bunların bazıları’ deriz ve bunlarla ilgili şikayet ederiz. Peki bu tanımladığım eğitim sistemi tanımlı ve spesifik bir eğitim sistemi ise. Güney Kore eğitim sistemi bu desem? Dünyanın en başarılı beş eğitim sistemi arasında gösteriliyor. Bizim çokça başarısız olduğumuz matematik, fen ve sayısal düşünme yetenekleri konusunda dünyada bütün tanımlı sınavlarda ilk beşte yer alıyor. Oldukça büyük bir refah katlaması gerçekleştirdiler. 2003 yılında bizimle aynılardı. Biz 18, onlar 19, onlar 18 biz 19 oluyorduk zaman zaman. Şu an ülkelerini yaklaşık beşe katladılar. Demek ki buradaki mesele biraz eğitim sisteminin ne olduğundan daha ziyade söz konusu teşkil edilen önerme sistemlerinin o ülkenin; kolektif bilincine, beklentilerine, insan kaynağına, gelecekteki rolüne, jeopolitik koşullarına uygun olup olmaması meselesi. İşte bizim kaçırdığımız nokta bu. Bizim beklentilerimize, ihtiyaçlarımıza uygun bir eğitim sistemi teşkil etmeliyiz.” dedi.

“EMEKSİZ VE ÇABASIZ ELDE EDİLEN ŞEYLER GEÇİCİ OLUR”

Yazar Gülşah Elikbank’ın “Gençler neye ilgi duyuyor, dünya gençlerden ne bekliyor? Bunlar birbiri ile paralel mi ilerliyor sizce?” sorusunu yanıtlayan Yaşar Üniversitesi Rektörü Dinçer “Mustafa Kemal Atatürk ne güzel söylemiş. ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.’ demiş. Gençlerden de aslında ahlaklı olmaları, bulundukları topluma katma değer yaratmaları bekleniyor. Ama fırsat eşitsizliğinden kaynaklanan bir durum var. Dört yıl önce lise giriş sınavı birincisini hepiniz belki basında duymuşsunuzdur. Sivaslı bir çoban birinci oluyor. Beş yüz tam puanla Robert Koleji’ne burslu gidiyor, bu yıl mezun oluyor. Hollanda Başkonsolosu bu kişiyi buluyor ve Hollanda Tilburg Üniversitesi’nde eğitim alması için aracı oluyor. Demek istediğim şu fırsat eşitliği çok önemli bir şey. Yine Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından biridir eğitimi topluma yaygınlaştırmak. Maalesef özellikle son 25 yılda köşeyi dönme felsefesiyle birlikte eğitimin önemi algılanamamaya başlandı. Biz gençlerden çok şey bekliyoruz. Fakat gençlerin birçoğu da maalesef o jenerasyonun getirdiği kısa yoldan bir şeyler elde etmeyi deniyorlar. Çabasız ve emeksiz. Emeksiz ve çabasız elde edilen şeyler geçici olur. Halbuki toplumun geneli için biz gençlerimizden şunu bekliyoruz. Ben Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bir üniversitenin rektörü olarak, benim üniversitemde okuyan ya da Türkiye’de üniversite okuyan gençlerin ülkelerine sahip olmasını beklerim. Eğitimli kişiler olmalarını isterim. Eğitimleri de not alma kaygısı ve beklentisinde değil, kendilerine ve topluma katma değer yaratacak bir şekilde olmasını isterim.” dedi

Söyleşinin sonunda Karşıyaka Belediyesi iştiraki Kent A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Önder Koç tarafından konuşmacılara çiçek taktim edildi.

blank blank blank